Arama

Kaptan-ı Derya: Barbaros Hayreddin Paşa

Osmanlı donanmasında “deniz” denilince akla gelen ilk isimdi Barbaros Hayreddin Paşa. Gerçekleştirdiği fetihlerle Osmanlı’nın Akdeniz’deki hâkimiyetini sağladı, “kaptan-ı derya” rütbesine yükselerek hizmetlerini sürdürdü. İspanya’da baskı ve zulüm altındaki Müslümanların Cezayir’e yerleşmelerini sağlayarak, bu beldenin zenginleşmesini ve “Türklerin Hindistan’ı” olarak şöhret kazanmasını sağladı. 472 yıl önce bugün hayata gözlerini yuman Barbaros Hayreddin Paşa’nın ölümüne “Mâte reîsü’l-bahr / Denizin reisi öldü” sözü ile şerh düşüldü.

Kaptan-ı Derya: Barbaros Hayreddin Paşa
Yayınlanma Tarihi: 4.7.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 04.07.2018 16:17

Barbaros Hayreddin Paşa, Vardar Yenicesi'nden gelip Midilli'nin fethinden sonra buraya yerleşen Yâkub adlı bir sipahinin oğluydu. Tahminlere göre, 1478 yılı civarında doğdu.

BARBAROS HAYREDDİN PAŞA KİMDİR?

Asıl adı Hızır olduğu halde, Barbaros ve Hayreddin lakaplarıyla tanındı. Batılılar havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı ağabeyi Oruç'a verdikleri "Barbarossa" adını, daha sonra Hızır için de kullandıklarından "Barbaros" diye tanındı, Hayreddin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim verdi.

Dört kardeşin en küçüğü olan Hızır gençliğinde yaptırdığı bir gemiyle Midilli, Selânik ve Eğriboz arasında ticarete başladı. Rodos şövalyelerine esir düşen ağabeyi Oruç'un kurtarılmasından sonra ise, iki kardeş Şehzade Korkut'un himayesine girdiler.

GÜVENLİ LİMAN ARAYAN İKİ KARDEŞ

İspanyolların Batı Akdeniz'e hâkim olma gayretleriyle Endülüs'te yaptıkları zulümler yüzünden buradan ayrılmak zorunda kalan Müslümanların göçleri bölgedeki eski dengeyi bozdu; bunun üzerine Oruç ve Hızır kardeşler Batı Akdeniz'e yönelerek 1504'ten sonra Kuzey Afrika sahillerinde görünmeye başladılar.

İki gemilik küçük filoları için emin bir liman arayan iki kardeş, Tunus Hafsî Sultanı Ebû Abdullah Muhammed b. Hasan (1493-1526) ile anlaşarak Halkulvâdî'de yerleştiler. Gemilerinin sayısı artınca da Cerbe adasına geçip orayı üs edindiler ve akınlarını İtalya kıyılarına kadar uzattılar.

İspanyol işgalindeki Bicâye Limanı'nı alamayan Barbaros kardeşler 1513 yılında bir yarımada üzerinde bulunan Cicelli'yi ele geçirdiler. Kendi başlarına bir şehir yönetimi kurmuş bulunan Cicelli halkı Oruç'u sultan ilân etti. Böylece Barbarosların Kuzey Afrika'da kuracakları devletin temelleri atılmış oldu.

ORUÇ REİS İSPANYOLLARLA SAVAŞTA ŞEHİT OLDU

Bir ara sıla için Midilli'ye dönen Barbaros kardeşler, Yavuz Sultan Selim'in himayesine girmek amacıyla Muhiddin Reis'i değerli hediyelerle 1515 yılında, İstanbul'a gönderdiler.

Böylece Osmanlı desteğini de sağlayan Barbaroslar Bicâye'yi aldıkları gibi Katolik Ferdinand'ın ölümünden faydalanarak İspanyol işgalinden kurtulmak isteyen Cezayir şehrinin yardımına da koştular.

Cezayir ve onun batısındaki Şerşel'in ele geçirilmesinden sonra Oruç Reis Şerşel ve Cezayir sultanı ilân edildi. Bunu 1517'de Tenes ve Tlemsen şehirlerinin zaptı takip etti. Ancak yerlilerle anlaşan İspanyolların 1518'de Tlemsen'i geri aldıkları savaşta Oruç Reis şehit oldu.

"HIZIR REİS NASRÜDDÎNDİR, HAYRÜDDÎNDİR"

Yalnız kalan Hızır, Osmanlı desteğini güçlendirmek için adamlarından Hacı Hüseyin'i, Cezayir halkının Ekim 1519 tarihli arîzası ve kırk esirle birlikte Osmanlı padişahına gönderdi.

Afrika'da olup bitenleri öğrenen Yavuz Sultan Selim, "Hızır Reis nasrüddîndir, hayrüddîndir" diye memnuniyetini ifade ederek onun Cezayir hâkimi olarak tanındığını belirten bir hatt-ı şerif gönderdi. Ayrıca kendisine Anadolu'da gönüllü asker toplama imtiyazı tanınarak yeniçerilerle topçulardan oluşan 2 bin kişilik bir yardımcı birlik gönderilmesi kararlaştırıldı.

Böylece hutbenin padişah adına okunduğu Cezayir Osmanlı topraklarına katılmış olduğu gibi Hızır da artık Hayreddin Paşa diye anılmaya başlandı.

CEZAYİR OSMANLI TOPRAKLARINA KATILDI

Cezayir'e hâkim olduktan sonra burayı idarî bakımdan ikiye ayıran Hızır Reis, doğu kısımlarını yerli emîrlerden Ahmed b. Kadî'nin, batı kısımlarını ise Muhammed b. Ali'nin idaresine bıraktı. Ancak Hızır Reis'in faaliyetleri ve Türklerin Kuzey Afrika'da yerleşmeleri İspanyolları tekrar harekete geçirdi.

Sicilya kral nâibi Hugo del Moncada kumandasındaki seksen gemiden oluşan bir filonun 1519 Ağustosunda Harras bölgesine yaptığı çıkartma Hızır Reis tarafından püskürtüldü. Hâtıralarında belirttiğine göre bu savaş sırasında Avrupalılar Hızır'a ağabeyi gibi "Barbarossa" lakabını verdiler.

GIRNATA MÜSLÜMANLARI 'TÜRKLERİN HİNDİSTANI'NA YERLEŞTİRİLDİ

Barbaros Hayreddin 1520-1529 yılları arasında İspanyolların elinde bulunan küçük bir adanın dışında bütün yörenin hâkimi oldu. Cicelli'den sonra Kol Limanı ile Bone ve Konstantin'i de ele geçirdi.

Tunus Sultanı Muhammed'in saldırısı ve Ahmed b. Kadî'nin isyanı üzerine 1524'te Cezayir'i terk etmek zorunda kaldı. Ancak üç yıl sonra şehre yeniden hâkim olabildi. Başta Sinan ve Aydın Reisler olmak üzere Akdeniz'deki Türk denizcileriyle civardaki adalar halkı onun hizmetine girdiler.

Cezayir'de bir silâh atölyesi kuruldu. Barbaros mevcudu otuz beş gemiye yükselen filosu ile İtalya'dan sonra İspanya sahillerini de tehdide başladı.

Çeşitli baskı ve zulümlere uğrayan Gırnata Müslümanları Barbaros'un şahsında büyük bir destek buldular. Yurtlarından ayrılmak zorunda kalan bu Müslümanlar Türk gemileriyle Afrika sahillerine taşındı.

Cezayir'e getirilen Endülüs Müslümanlarının sayısı 70 bini buldu. Ayrıca ele geçirilen ganimetlerle Cezayir şehri zenginleşti ve "Türklerin Hindistan'ı" diye şöhret kazandı.

KANUNİ'NİN İSTEĞİ ÜZERİNE İSTANBUL'A GELDİ

1530 yılına gelindiğinde Barbaros, İspanyolların elindeki Adakale'yi de alarak buraya bir dalgakıran yaptırdı.

Öte yandan 1531'de Şerşel'e saldıran İspanyol filosu bir sonuç elde edemedi. Fakat ertesi yıl Osmanlılara ait Koron ve Patras'ı ele geçirdi. Bunun üzerine Kanûnî Sultan Süleyman, donanma kumandanlığına getirmek için Barbaros'u İstanbul'a çağırdı.

KAPTAN-I DERYA RÜTBESİNE YÜKSELDİ

Yerine evlâtlığı Kara Hasan'ı bırakan Barbaros yirmi tekne ile Cezayir'den yola çıkarak İstanbul'a vardıktan bir gün sonra, 11 Cemâziyelâhir 940 (28 Aralık 1533) günü padişah tarafından kabul edildi.

Ardından Kanûnî'nin isteğiyle, Irakeyn Seferi'nde bulunan Vezîriâzam İbrâhim Paşa'nın yanına Halep'e giden Barbaros, Cezâyir-i Bahr-i Sefîd beylerbeyliği pâyesiyle Kemankeş Ahmed Paşa'nın yerine kaptan-ı deryâlığa tayin edildi.

Böylece o zamana kadar Gelibolu sancak beyliği pâyesiyle verilen kaptan-ı deryâlık beylerbeylik derecesine yükseltilmiş oldu.

AKDENİZ'DE OSMANLI HÂKİMİYETİNİ SAĞLADI

Barbaros, kaptanpaşalığa getirildikten sonra İspanyolların öncülük ettiği Avrupa ittifakını yenip Akdeniz'de Türk üstünlüğünü kurabilmek için bir yandan güçlü ve düzenli bir donanmanın kurulmasına çalışırken öte yandan da İspanya'ya karşı Fransa ile iş birliği yapılmasına önem verdi.

1534 Ağustosunda seksen gemi ile İstanbul'dan ayrılan Hayreddin Paşa Reggio, Sperlonga, Fondi gibi İtalya'nın güneyindeki kasabaları vurduktan sonra Tunus'a yöneldi ve Mevlây Hasan'ın terk ettiği şehri ele geçirdi.

Ancak ertesi yıl Tunus seferine çıkan V. Karl şehri geri alarak Mevlây Hasan'ı yeniden iş başına geçirdiği gibi Goletta'ya da bir İspanyol garnizonu yerleştirdi. 1537'de Korfu kuşatmasına katılan Barbaros, buranın alınamaması karşısında Venedik'e ait adaların zaptına girişti.

Bu amaçla 1538 baharında Ege denizine açılarak Eğriboz'un güneyindeki Paros, Antiparos, Skyros, Egina (Ekin), Naksos (Nakşe), Andros, Scarpanthos (Kerpe) ve Kasos (Kaşot) adaları ile Girit açıklarındaki adacıklardan toplam yirmi sekiz ada ve iki kaleyi Osmanlı idaresine kattı.

Böylece Sakız, Kıbrıs ve Girit'in dışında Venedik'in Doğu Akdeniz ve Ege'deki hâkimiyetine son verilerek deniz yollarının emniyeti sağlanmış oldu.

TÜRK ORDUSU PREVEZE'DE BÜYÜK BİR MAĞLUBİYET YAŞATTI

Bu arada V. Karl ile Fransa Kralı I. François arasında Nice Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra İspanya ile papalık, Venedik ve Portekiz arasında Osmanlılara yönelik yeni bir ittifak yapıldı.

208 veya 246 gemiden oluşan Andrea Doria kumandasındaki müttefik donanması Korfu'da toplandı. Buna karşılık 122 gemiden meydana gelen Osmanlı filosu ise Barbaros'un idaresinde Arta körfezine girdi.

Doria Türk donanmasını dışarıya çekebilmek için 25 Eylül 1538'de harekete geçerek bir kısım kuvvetlerini ileri yolladı. Ancak kısa süren bir çarpışmadan sonra bu gemiler geri dönmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Doria, hem Barbaros'u kendisini takibe zorlamak hem de muhtemel bir fırtınaya karşı Levkas ve Magenisi adacıkları arasına sığınabilmek için Preveze açıklarında demirledi.

Barbaros da Levkas'ın kuzeyini dolanarak müttefiklerin karşısına çıktı ve gemilerini kıvrık bir hançer şeklinde yan yana dizerek savaş düzeni aldı. Sağ kanat kumandanlığını Turgut Reis'e, sol kanadınkini de Sâlih Reis'e verdi, kendisi ise ortada yer aldı.

Düşmanın sayıca üstünlüğü karşısında bir yarma hareketine girişen Barbaros müttefik Haçlı filosunun gerilerine kadar ilerledi. Donanmasını ancak ertesi gün harekete geçirebilen Doria ise, Barbaros'un karşısına çıkmak yerine açık denize dümen kırdı. Böylece büyük bir bozguna uğratılan müttefik donanmasının otuz altı teknesi ele geçirildi, 2175 de esir alındı. Türk donanmasının kayıpları ise oldukça azdı.

ORTA AKDENİZ'DEKİ TÜRK HÂKİMİYETİ PREVEZE İLE SAĞLANDI

Preveze Zaferi'yle Doğu Akdeniz'den sonra Orta Akdeniz bölgesinde de Türk üstünlüğü sağlanmış oldu. Bu arada Doria tarafından daha önce ele geçirilen Adriyatik kıyısındaki Nova da (Castelnuova) kolaylıkla geri alındı. Venedik Osmanlılarla bir barış yaparak ittifaktan ayrılırken, V. Karl'ın Cezayir'e karşı giriştiği 1541 seferi ise fırtına yüzünden hezimete dönüştü.

I. François Preveze'den sonra yeniden Osmanlılara yaklaşmaya başladı. Başından beri Fransızlarla iş birliğinden yana olan ve 1532'de I. François ile ilişki kurmuş bulunan Barbaros'un da uygun görmesiyle Akdeniz'de V. Karl'a bağlı yerlere karşı ortak bir harekete karar verildi.

Fransa elçisi Paulin'i de yanına alarak 28 Mayıs 1543'te İstanbul'dan hareket eden Barbaros 110 gemilik filosuyla Messina, Reggio ve Ostia gibi İtalyan sahillerini vurduktan sonra 20 Temmuz'da Marsilya'ya vardı ve burada törenlerle karşılandı.

Fransız donanmasının hazırlıklarının tamamlanmasından sonra Savoi Dukalığı'ndaki Nice'in alınmasına karar verildi. Şehir 20 Ağustos'ta ele geçirildiği halde kalenin zaptı uzayınca kuşatmaya son verilerek Türk donanmasının kışı Toulon'da geçirmesi uygun görüldü. Fakat altı ay kadar Güney Fransa'da kalan Barbaros, François'nin V. Karl'la anlaşması karşısında, İstanbul'a dönmek zorunda kaldı. Dönüş sırasında da Cenova'da esir bulunan Turgut Reis'i kurtardı.

MÂTE REÎSÜ'L-BAHR: "DENİZİN REİSİ ÖLDÜ"

Nice seferi Barbaros'un son büyük seferi oldu. Bundan sonra daha çok tersane işleriyle meşgul olan Barbaros, 6 Cemâziyelevvel 953'te yani 4 Temmuz 1546'da kısa bir hastalıktan sonra vefat etti ve sağlığında Beşiktaş'ta yaptırdığı medresenin yanındaki türbesine defnedildi.

Ölümüne "Mâte reîsü'l-bahr / Denizin reisi öldü" sözü ile şerh düşüldü.

Barbaros Hayreddin Paşa zamanında Osmanlı denizciliği gücünün zirvesine ulaşmış, onun mektebinde yetişen değerli denizciler ve teşkilâtlı tersane sayesinde bu güç varlığını bir süre daha devam ettirmiştir.

AKDENİZ DİLLERİNİN HEPSİNİ BİLİRDİ

Çağdaş kaynaklara göre Barbaros iri yapılı, kumral tenli idi. Saçı, sakalı, kaşları ve kirpikleri çok gürdü.

Ömrü denizlerde geçtiğinden Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca gibi Akdeniz dillerini iyi bilirdi. Ayrıca mûsikiyi de seviyordu.

Cezayir'de yaptırdığı caminin kitâbesinde unvanı "es-Sultânü'l-mücâhid mevlânâ Hayreddin ibn el-emîr eş-şehîr el-mücâhid Ebî Yûsuf Ya'kub et-Türkî" şeklinde gösterilmiştir. Daha sonraki devirlerde, Ege'ye açılacak donanmanın Beşiktaş'taki Hayreddin İskelesi'nde demirlemesi gelenek oldu. Barbaros'un evlâtlığı Hasan da Cezayir beylerbeyliği yaptı.

Barbaros Hayreddin Paşa, sağlığında Seyyid Murâdî'ye hâtıralarını yazdırmıştı. Gazavât-ı Hayreddin Paşa adını taşıyan hâtırat, biri mensur diğeri manzum olmak üzere iki şekilde kaleme alındı.

Mensur olan Fransızca'ya, İtalyanca'ya ve kısmen Arapça'ya çevrildi ve sadeleştirilerek yayımlandı. Manzum hâtırat ise, "Gazavât-ı Hayreddin Paşa" adıyla Necip Âsım tarafından tanıtıldı.

KATILDIĞI SAVAŞLAR

Adını denizcilik tarihine yazdıran Barbaros Hayrettin'in denizlerdeki zaferleri ise sırasıyla şöyle:

- 1519 İspanya donanmasını bozguna uğrattı.

- 1520-1525 yılları arasında Akdeniz'in Avrupa kıyılarını vurarak, büyük ganimetler elde etti.

- 1530'da Cezayir'i yeniden ele geçirdi.

- 1534'te Akdeniz'e açıldı ve İtalya kıyılarına seferler düzenledi.

- 1534'te Tunus'u ele geçirdi.

- 1536'da daha güçlü bir donanma ile İtalya kıyılarına saldırdı.

- 1536-37'de Ege Denizi'ndeki bütün Venedik adalarını fethetti.

- 1538'de Preveze Deniz Savaşı'nda Haçlı Donanması'nı yendi.

- 1543'te Fransız Donanması ile birleşerek, Kutsal Roma Germen ittifakını yenerek Nice'i aldı.

Fikriyat
Derlenmiştir.
TDV İslam Ansiklopedisi

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN