Arama

Aile içi şiddet ve tarafların eğitimi

Aile içi şiddet ve tarafların eğitimi
Yayınlanma Tarihi: 28.5.2017 15:50:00

Kadınlara yönelik verilen her eğitim, her rehabilite çabası çok kıymetli ve sayıları artarak devam etmeli. Ama erkekleri de kapsamayan bir eğitim ve müdahale sistemi bizi şiddetsiz yarınlara taşımaya yetmeyecektir. Bu meselenin diğer tarafı olan şiddet uygulayıcılarını bu sürece katmadığımız her çözüm çabası topal kalmaya mahkum olacaktır.


Bir gün bir erkek çok sevdiği kadın için yüzük alır ve ona ömür boyu beraberce mutlu yaşamayı teklif eder. Kadın bu teklife çok sevinerek “Evet” der. Birçok hazırlıktan sonra büyük gün gelip çatar. Erkek, damat elbiseleri içindeyken pek yakışıklı; kadın, beyaz gelinliği içindeyken çok güzel görünüyordur. Hoş geçen birkaç aydan sonra tartışmalar başlar. Bu tartışmaların evlenmeden önce yapılan tartışmalardan farkı, erkeğin tartışmayı sonlandırmak için başvurduğu yeni yoldur. Artık tartışmalar bir çözüme ulaşarak değil, erkeğin karısına attığı bir tokatla son bulmaktadır. Hatta kimi zaman karısında şiddetli darp izleri bırakacak kadar yoğunlukta şiddetle sona eren tartışmaların sayısı artar. Artık umut ve hayaller ile kurulan bu yuva kadın için kısıldığı bir kapan, hapishaneye dönüşür. Bu anlatılan gerçektir ve elan dünya üzerinde yaygın şekilde yaşanmaya devam etmektedir.

Depresyon ölçeği

Bir cuma günü elimdeki depresyon ölçeğini yanıtlaması için yanına oturduğumda, gözlerindeki tedirginliğin şiddetini şimdiye kadar nasıl da fark etmediğimi sordum kendime. Çevresine öylesine ürkek bakıyordu ki, ona anket sorularını yöneltirken, onu tekrar incitirim korkusuyla sesimi daha da yumuşatıyordum. Yaşadıklarını bir daha yaşamaması için, bu travmayı daha kolay atlatabilmesi için gereken çözümleri üretebilmek umuduyla bu soruları ona yöneltirken bir yandan da yaşadığı o korkunç olayları ona tekrar hatırlatmadan bunu yapabilmemin imkansızlığını düşünüyordum. Zira şiddetin her türüne maruz kalan mağdurlarla konuşurken dikkat edilmesi gereken en hassas meselelerden biri de, onlar tekrar örselenmesin diye gerekli çabayı gösterebilmektir. Eşinden gördüğü korkunç şiddetin üzerinden aylar geçmiş olmasına, aynı evi şu an paylaşıyor olmamalarına rağmen yaşadıkları çok uzak bir geçmişte kalmamıştı. Halen bana verdiği yanıtlardan anlayabildiğim üzere uykuları kabuslarla bölünüyor, bu konu hakkında rahatça konuşamıyor, geleceğine umutla bakamıyordu.

Görüşme yaptığım şiddete maruz kalmış kadınlardan ikincisi ise o kadar hızlı konuşuyordu ki onu takip etmekte zorlanıyordum. Sanki şimdiye kadar söyleyemediği her şeyi söylemeye ihtiyacı vardı. Adeta zalim kocasının korkusu ile bağlanan dili çözülmüştü. Ve yapılan her konuşma ya da paylaşım o yakıcı  soru ile bitiyordu: Şimdi ne yapacağım? Görüştüğüm üçüncü kadın ise şiddet mağdurlarına yönelik farkındalık kazandırma eğitimi veren uzman kişiye bir soru sordu. Ama aldığı yanıta inanamadı. Zira şu dünyada şiddet görmeyen bir kadın olabilir miydi? Bu inanamama durumu geldiğimiz noktanın ne kadar can yıkıcı olduğunu gösteriyordu. O akşam oradan ayrılırken önümde duran sorulardan biri de şiddetin olmadığı bir dünyaya inancını kaybeden mağdurlara, bu şiddet sarmalından kurtulma motivasyonunun nasıl verilebileceği idi.

Bu kadınların yaşadıklarının münferit örnekler olduğunu düşünenler için tüm Türkiye’yi kapsayan nitelikte yapılmış bir araştırmaya bakalım. T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması”na göre, “Ülke genelinde yaşamın herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kaldığını belirten kadınların oranı yüzde 39’dur. Başka bir ifadeyle, her 10 kadından 4’ü eşi veya birlikte olduğu kişi(ler) tarafından fiziksel şiddete maruz kalmıştır.” Aile içi şiddetin tek biçimi fiziksel değildir; cinsel şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet gibi birçok şekilde yaşanmaktadır. Araştırmanın ortaya koyduğu olgulardan biri de “Ülke genelinde evlenmiş kadınların yüzde 15’i cinsel şiddet içeren davranışlardan en az birini yaşamıştır” bilgisidir.

Kim kurban, kim fail?

Bu şiddet sarmalının içinde sadece erkek ve kadın yok. Maalesef en güvende olmaları gereken yerde yani yuvalarında yaşanan şiddetten payını alan çocuklar var. Çocuklar ya babanın anneye yönelttiği şiddetin nesnelerinden biri oluyor. Ya da bu şiddet ortamında büyürken bu şiddeti hem içselleştirip model alıyor hem de çok acı şekillerde deneyimliyor. Bu acı manzarada şiddetin uygulayıcısı sadece babalar olmuyor, sürekli şiddet gören anne de azalan tahammülünün etkisiyle çocuğuna şiddet uygulayabiliyor. Zamanla kimin kurban kimin fail olduğunu seçmek zorlaşıyor, yayılan ve kanıksanan şiddetin etkisiyle ayrımlar git gide netliğini kaybediyor.

Kınamanın ötesine geçmeli

Yukarıda örneklerini verdiğimiz hepimizin bir şekilde ya deneyimlediği ya da şahit olduğu bu korkunç durumu kınamaya yetecek yeterli kelime yok. Ama bunu kınamanın ötesine geçip, her kadının ortak sorusuna odaklanmakta yarar var. Bu sorun nasıl çözülür serzenişine, bu erkekler nerede diyerek katılmak gerek. Medyada bile sadece şiddete uğrayan kadını görüyoruz. Bu şiddeti uygulayan kişiden bahsedilmiyor. Dayak yiyen, dövülen, öldürülen kadınlar var. Ama bu korkunç eylemleri yapan erkekler ortada yok. Sorunsalın içinde yer almayan erkek, çözümün içerisinde de yer almıyor. Bir kuşun uçabilmek için iki kanada ihtiyacı olması gibi, bu sorunun da iki taraflı ele alınması gerekir. Şiddet sorununu çözmek ve bu sorunu geride bırakıp ilerlemek için bir çift kanada yani hem erkeklerin hem de kadınların dahil olduğu bir çözüme ihtiyacımız var. Kadınlara yönelik verilen her eğitim, her rehabilite çabası çok kıymetli ve sayıları artarak devam etmeli. Ama erkekleri de kapsamayan bir eğitim ve müdahale sistemi bizi şiddetsiz yarınlara taşımaya yetmeyecektir. Bu meselenin diğer tarafı olan şiddet uygulayıcılarını bu sürece katmadığımız her çözüm çabası topal kalmaya mahkum olacaktır.

Atılması gereken bir diğer adım da bu sorunu teşhis ettikten sonra daha çok insanla paylaşarak farkındalığı artırmaktır. Kötülük, istismar, şiddet bizler sessiz kaldığımız sürece yaşamaya devam edecektir. Şiddet mağdurlarının herkesin yardımına ve anlayışına ihtiyacı var. Aile içi şiddeti, onu karanlıklardan çekip gün ışığına çıkarmadığımız sürece çözemeyeceğiz. Umuyorum ki farkındalığımız arttıkça, şiddetin habercilerini erkenden tanıyabilir, önceden müdahale edebilir ve geç olmadan mağdurlara destek verebiliriz.

(RABİA YAVUZ/AÇIK GÖRÜŞ-STAR)
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN